Üzeyir Lokman ÇAYCI :  ANA YÜREĞİ
10 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : ANA YÜREĞİ

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
10 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

ANAYÜREĞİ “insan denen bir saray“ Üzeyir Lokman ÇAYCI PadişahGökhan,ayağakalkamayacakşekilde hastalanmıştı.Ülkenin bir çok bölgelerinden doktorlarçağrıldı.Her birisi,değişikzamanlarda onu muayene ettiler. Kimi bitkilerden ilaçlarhazırladı...Kimitohumları kaynatarak çay gibi içirdi.Boşveriniyileşmeyi...bel bel bakar hale geldi. Yani bir kelime dahikonuşamıyordu.Bir müddet sonra, ünü bir çok ülkede duyulan Baki isimli bir doktor sarayaçağrıldı...Doktor Baki, Padişah’ı ayaklarınakadar muayene etti. SonraPadişah’ın yakınlarına: - Karadeniz’dekız başlıbirbalıkvar. BubalığıgetirirsenizPadişah hazretlerinin tedavisi mümkün olabilir. Bubalığın yüreğiyle yapacağım ilaçların hastalığınaçareolacağına inanıyorum. Padişah Gökhan’ın oğluda içlerinde olmak üzere, yüzlercekişi kayıklarıylaKaradeniz’dekız başlı balığıaramaya koyuldular.Aramanın üçüncü günüydü.Padişah’ın oğlu, attığıoltaya büyük birşeyin takıldığını hissetti.Yukarıya kaldırdığıan,karşısına kız başlı balık çıktı... Heyecanlanarakbağırdı: -Balığıben buldum! Babamyakında iyileşecek! Bu esnada bir çokkişi Padişah’amüjde vermek için sarayakoşuştular. Hep birağızdan:“Oğlunuz, ŞehzadeMahmut,kız başlı balığı buldu...Gözlerinizaydınlıkiçinde olsunPadişah’ım“dediler. Padişah’ın oğlu kız başlı balığın ağzındaki oltanınçengelini fazla incitmedençıkardı. Kucağına aldığı balığın ağzındakan, gözlerinde yaşlar vardı.Narin hali vegözyaşları karşısındaduygusuzkalamadıve onu tekrar denizebıraktı.

Informations

Publié par
Publié le 31 août 2014
Nombre de lectures 57
Langue Turkish

Extrait

ANAYÜREĞİ
“insan denen bir saray“
Üzeyir Lokman ÇAYCI
PadişahGökhan,ayağakalkamayacakşekildehastalanmıştı.Ülkenin bir çok bölgelerinden doktorlarçağrıldı.Her birisi,değişikzamanlarda onu muayene ettiler. Kimi bitkilerden ilaçlarhazırladı...Kimitohumlarıkaynatarak çay gibi içirdi.Boşveriniyileşmeyi...bel bel bakar hale geldi. Yani bir kelime dahikonuşamıyordu.Bir müddet sonra, ünü bir çok ülkede duyulan Baki isimli bir doktor sarayaçağrıldı...Doktor Baki, Padişah’ıayaklarınakadar muayene etti. SonraPadişah’ınyakınlarına: - Karadeniz’dekızbaşlıbirbalıkvar. BubalığıgetirirsenizPadişahhazretlerinin tedavisi mümkün olabilir. Bubalığınyüreğiyleyapacağımilaçlarınhastalığınaçareolacağınainanıyorum.
PadişahGökhan’ınoğluda içlerinde olmak üzere, yüzlercekişikayıklarıylaKaradeniz’dekızbaşlıbalığıaramaya koyuldular.Aramanınüçüncü günüydü.Padişah’ınoğlu,attığıoltaya büyük birşeyintakıldığınıhissetti.Yukarıyakaldırdığıan,karşısınakızbaşlıbalıkçıktı...Heyecanlanarakbağırdı: -Balığıben buldum! Babamyakındaiyileşecek! Bu esnada bir çokkişiPadişah’amüjde vermek için sarayakoşuştular.Hep birağızdan:“Oğlunuz,ŞehzadeMahmut,kızbaşlıbalığıbuldu...Gözlerinizaydınlıkiçinde olsunPadişah’ım“dediler. Padişah’ınoğlukızbaşlıbalığınağzındakioltanınçengelini fazla incitmedençıkardı.Kucağınaaldığıbalığınağzındakan, gözlerinde yaşlarvardı.Narin hali vegözyaşlarıkarşısındaduygusuzkalamadıve onu tekrar denizebıraktı.Kızbaşlıbalığınkurtulma sevinciyle denize dalışı,unutulacak gibideğildi.ŞehzadeMahmut’unyakaladığıbalığıdenizebırakmasındansonra bir çokkişi,bu kezPadişah’akötü haberiulaştırmakiçin sarayakoşuştular.Hep birağızdan:“OğlunuzŞehzadeMahmut,kızbaşlıbalığıdenize bıraktı... Çok üzgünüzPadişah’ım“dediler.
PadişahGökhan :“Oğlumunyaptığıhareket, benimhayatımakasdetme anlamınagelmektedir. Bu sebepleoğlumMahmut’u,şuandan itibaren evlatlıktanreddediyorum.Ayrıcayirmi bir gün sonra da idamettireceğim.
ŞehzadeMahmut,babasıPadişahGökhan’ınemriyle, dahakayığındankarayaçıkmadan,yanınagelenmuhafızlartarafındanapar topar götürülerek zindanaatıldı.ŞehzadeMahmut için zor günlerbaşlamıştı.
- Annesi Ayla Sultan, ertesi sabahoğlunuzindanınkapılarınıaçtırarakziyaret etti. Elinde bir elbise sepeti ve yiyeceklervardı...Ona : -“OğlumOlanlarıBaban yirmi bir gün sonra seni idamben de duydum. ettirecek...Keşkebulduğunbalığıdenizeatmasaydın?Ben gece hiç uyuyamadım. Senin için bir at ve yolazığıhazırlayacağım…Bir yolunu bulup,yarıngeceyarısı,muhafızlaruykuda iken, sarayda bulunan yedek anahtarlarlakapılarıaçarak, seninyanınageleceğim.Sen,şuan getirdiğimelbiseleri, ben gelmeden önce giyin. BuradançıkarçıkmazsarayınarkasındakiAltınÇeşme’ninyanınabağlıyacağımata bin ve bu bölgeden süratleuzaklaş...Yönün daimadoğuyolunda olsun...Şehrindoğukapısındandaçıkmayıunutma... Ben, sen buradanayrıldıktansonra, hâlâburadaymışsıngibi, seningittiğinifarkettirmemek için her gün zindanageleceğim...Sakınhasakın,tanımadığıninsanlarla dost olma! Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur... Kendinitanıtırkende, nebaşınagelenlerden bahset, ne dePadişahçocuğuolduğunusöyle! Bir halk
çocuğugibi görün...Konuşmadanöncedüşün!Bak tekrar ediyorum : “Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur“ bu sözümüaklındanhiççıkarma!“Oğlunuüzmemek için adetagözyaşlarınıiçineakıtıyordu.Sözlerini sürdürdü : “Belki geceyarısıfırsatbulamayağız...Şimdidenvedalaşalım... Hiç üzülme ALLAH seninyanındaolacak! Yolunaçıkolsunoğlum…Birbaşkaülkede de olsan senin hayatta olman benim için birışıkolacak! Güle güle gitoğlum.
Ayla Sultan,zindanınkapılarınıkilitleyerek oradanayrıldı...ŞehzadeMahmut, annesinin dedikleriniyaptı.Hiç uyumadanhazırbir vaziyette annesini bekledi. Bir müddet sonrazindanınkapılarınınbirer birer açıldığınıhissetti.İçerdeöylesine bir sessizlikvardıki, annesinin nefes alışıbile uzaktan hissedilebiliyordu.Zindanınkapısıaçıldı...Annesi elindekiçıraylaiçeriye girdi... Adetafısıltıhalindekonuşarak: “Haydi oğlum,dediklerimi yap. Vakit kaybetme!“ AylaSultan’ın,oğluŞehzadeMahmut’afısıltıhalindesöylediğison sözler :“Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur... Bu sözümü unutma! Yolunaçıkolsunoğlum!“oldu. Zindandançıkmadanönce elindekiçırayısöndürdü. Sonra elindeki anahtarlarlasarayınkapılarınıaçarak, hiç kimseye farkettirmeden içeriye girdi.
O annesininhazırladığıatı,sarayınarkasındakiAltınÇeşme’ninyanındanaldı.Vakit kaybetmeden ata binerekşehrindoğukapısındançıkmaküzere yola koyuldu. Oldukçaheyecanlıydı…İçiadeta titriyordu. Şehirdençıkmıştı.Doğuyolunu takip ediyordu… Birkavşağageldiğindesarıatlıbirkişiylekarşılaştı.Hemen hemen kendiyaşındaydı.Atınınüzerindeki örtü ve heybeişlemeliydi.Şımarıkbir halivardı…Kendisini tanıttı: -AdımYusuf … GülŞehri’ndengeliyorum.İbaülkesine gitmek üzere yola koyuldum... Orada ipek ticaretiyapmayıdüşünüyorum.Babamıküçükyaştakaybettim. GülŞehri’ninzenginlerindenmiş...Amayıllargeçtikçevarlığımızıkaybettik. Kala kala bir at, bir ipek örtü vealtıniple dokunmuşbir heybekaldı.Bunlarıda annem bana verdi...BaşkakardeşimAnnemde yok. halıve kilim dokuyarak geçiminisağlıyor.Bu sebeple bir kaçyılparakazandıktansonra anneminyanınadönmeyi düşünüyorum.Eğerkabul edersen birlikteçalışabiliriz? Hem yolalıyorlarhem dekonuşuyorlardı.ŞehzadeMahmut da kendisinden bahsetti : -AdımMahmut… Saray kenti Mira’dan geliyorum. Babam hasta…Bu sebeple yolaçıktım.Ülkemizdekibazışehirleredeuğramakzorundayım.Ormankenarınageldikleri zaman dinlenmeye karar verdiler...Kuşsesleri, adetasessizliğidolduruyordu.ŞehzadeMahmut annesinin
hazırladığıyiyeceklerden kendiyiyeceğikadarınıçıkardı.Yusuf ise, kendi heybesine hiç dokunmadanŞehzadeMahmut’unhazırladığıyiyecekleri birerikişeryutmayabaşladı.Annesi AylaSultan’ın:“Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur“ sözüaklınageldi. Yemeksonrası,ben bu kişiylearkadaşolamam, diyerek onunlavedalaştı...Doğuyolu üzerinde, atıylatekbaşınailerliyordu. Bir müddet sonra dört yolubirleştirenbir kavşaktabirkişigöründü. Onunlaselamlaştı: - Merhaba! Nereye gidiyorsunuz? Siyahatlıgenç : -AdımKenan… Dere Kent’ten geliyorum. Ben okuldayken evimiz yandı.Annem, babam ve küçükkardeşimyanarak öldüler.Dayımve yengem benimle ilgilendiler.Şuan her ikisi deyaşlandı...Kendileriyle bile ilgilenemez hale geldiler. Bu sebeple bana zar zor bir atsatınalıp: “Git uzaklarda para kazan, hem bizi kurtar hem de kendini…” dediler. Bu sebeple yolaçıktım.İbaülkesine gidiyorum.Eğerkabul edersen birlikte çalışabiliriz? Hem yolalıyorlarhem dekonuşuyorlardı.ŞehzadeMahmut da kendisinden bahsetti : -AdımMahmut… Saray kenti Mira’dan geliyorum. Babam hasta…Bu sebeple yolaçıktım.Ülkemizdekibazışehirlereuğramakzorundayım.Gölkenarınageldikleri zaman dinlenmeye karar verdiler... Çevreyi mis gibi kokanağaçlarkuşatmıştı.Kuşseslerisessizliğidolduruyordu. ŞehzadeMahmut annesininhazırladığıyiyeceklerden kendiyiyeceğikadarınıçıkardı.Kenan ise kendi heybesine hiç dokunmadanŞehzadeMahmut’unhazırladığıyiyecekleri birerikişeryutmayabaşladı.Annesi AylaSultan’ın:“Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur“ sözüaklınageldi. Yemeksonrasıben bukişiylearkadaşolamam, diyerek onunla da vedalaştı... Doğuyolu üzerindeatıylatekbaşınailerliyordu. Bir müddet sonra, ilerde dört yolubirleştirenbirbaşkakavşaktada birkişigöründü. Onunla selamlaştı: - Merhaba! Nereye gidiyorsunuz? Beyazatlıgenç : -AdımKoray…İbaülkesine gidiyorum. Çevremde fakir insanlar çok. Parakazanıponlarla ilgilenmeyidüşünüyorum.Eğeruygun görürsen birlikteçalışabiliriz? Hem yolalıyorlarhem dekonuşuyorlardı.ŞehzadeMahmut da kendisinden bahsetti : -AdımMahmut… Saray kenti Mira’dan geliyorum. Babam hasta…Bu sebeple yolaçıktım.Ülkeçıkışınayakınbir yerde bulunan nehirkenarınageldikleri zaman dinlenmeye karar verdiler... Çevreyi, mis gibi kokanağaçlarve çiçekler kuşatmıştı.Kuşseslerisessizliğidolduruyordu.ŞehzadeMahmut
annesininhazırladığıyiyeceklerden kendiyiyeceğikadarınıçıkardı.Koray ise kendi heybesindençıkardığıyiyeceklerlesofrayıdonattı.ŞehzadeMahmut’unhazırladığıyiyeceklere hiç dokunmadanŞehzadeMahmut’a kendi yiyeceklerinden yedirmeyeçalışıyordu.Yemek yerken hiç acele etmiyor...Lokmasınıçiğnerkendahiağzınıkapıyordu.Annesi AylaSultan’ın:“Adamıniyisi yemekbaşındabelli olur“ sözüaklınageldi. Yemeksonrası,“benimaradığım,annemin de tarifettiğikişibu“ diyerek onunlaarkadaşolmaya karar verdi. Bu fikrini de Koray’a bildirdi. Koray : - Madem ki birlikteçalışacağız,İbaülkesindenayrıldığımızzaman, birlikte ne elde ettiysek, nekazandıysakyarıyarıyapaylaşacağız!Kabul ediyor musun? ŞehzadeMahmut,Koray’ınbu fikrinibeğenmişti.Ve ona kabulettiğinisöyledi. Birbirleriyle iyice dost oldular. Ve çok geçmedenİba’yagirdiler.
İbaÜlkesi birkrallıktı.BaşkentAlmana’da kendilerine birodalıev tuttular. Odayıbir perdeyle tamortasındanikiye böldüler. Evindışındakibir odaya daatlarınıbağladılar. İşbulmak da zorolmadıonlar için. Çok geçmeden çil çilaltınlarasahip oldular. Bir pazar günü gezmek için gittikleri AlmanaPark’ındaŞehzadeMahmut güzel birkızlagöz göze geldi. Beline kadar inensarısaçlarıve mavi gözleriyle dikkatini çekti.Kızona gülümsedi. Koray da bunu görmesine rağmen,bu konuhakkındabirbirlerine tek bir söz dahi etmediler.
Bir hafta sonra yineaynıparktaŞehzadeMahmutaynıkızlagöz göze geldi.Kızona yine gülümsedi. Sonrakoşaradımlarlaoradanuzaklaştı...Koray daolanlarıgörmesinerağmenbu konuhakkındabirbirlerine tek bir söz dahi etmediler. Ertesi pazar yineaynıparktaydılar.ŞehzadeMahmutkızaiyiceaşıkolmuştu.ArkadaşıKoray’a daduyduğuhislerianlattı.Çok geçmeden ŞehzadeMahmutaynıkızlatekrar göz göze geldi.Kızona yine gülümsedi. SonrakoşaradımlarlaoradanuzaklaşırkenKoray ve ŞehzadeMahmut onu takip ettiler. Onlar dakoşaradımlarlakızıngirdiğibinaya kadar geldiler. Sonrabinanın,kralınşatosu,kızındakralınkızıolduğunuöğrendiler.
Gönül kraltanırhiç?ŞehzadeMahmut ve Koray haftaarasıbir akşamüstü Kral’dankızistemeye gittiler. Kral Maronlarıçok iyi bir şekildekarşıladı.Herşeykonuşuldu,anlatıldı. Sofralar kuruldu. Yediler... içtiler. Kral Mar : - Herşeyiyi ve güzel… AmakızımPrenses Romi kimle evlendiyse,karıkoca olmadanevlendiğikişi,sabaha ölü bulundu…Eğerbu haliylekızımı
kabul ederseniz, memnuniyetle Mahmut Bey’e veriyorum… Zannedersemkızımda bukararımdanmutlulukduyacaktır. ŞehzadeKoray uzun uzunMahmut ve düşündüler...Ve Kabul ettiler. ŞehzadeMahmut ve Prenses Romi’nindüğünükırkgün sürdü. Kral Mar,ŞehzadeKoray’a bir çok hediyelerle beraber birerMahmut ve altınsaplıkılıçhediye etti. Kral Marşatodakalabilecekleri bir yer göstermesine derağmenonlar gelini tekodalıevlerine götürmeye karar verdiler. KralMar’ınadamlarıŞehzadePrenses Romi veMahmut ve arkadaşıKoray için evlerindealtındankaryola,kuştüyüyatak ve yorgan hazırladılar.ŞehzadeMahmut veeşiperdearkasındayatarken Koray daodanındiğerbölümünde yatmak üzereydiler. Gazlambalarısöndürülmüştü.Pencereden gelen ayışığıher iki bölümü de aydınlatıyordu.Çok geçmeden Koray birhışırtıduydu.ŞehzadeMahmut zordurumdaydı.Hemenkılıcıylaiçeriye girdi. Prenses Romi’nin ağzındançıkanveŞehzadeMahmut’a uzanmakta olan biryılanınbaşınıbir hamleylekopardı.Prenses Romi’nin Gövdesini de ağzındaneliyle çekerekçıkardı.Prenses Romibaygınonun burnundanhaldeydi. Koray nefesaldığınıhissetti.ŞehzadeMahmut tir tir titriyordu.İkisibirden Prenses Romi’yisoğuksuylaayılttılar.Prenses Romi’nin hiç birşeydenhaberi yoktu. Sonradünyasınıalt üst edenyılanınkopukbaşınıve çırpınangövdesini gördü. Ertesi sabah KralMar’ı,ŞehzadeMahmut, Prenses Romi ve Koray bir torbayakoyduklarıyılanlaziyarete gittiler. Olup bitenlerianlattıktansonra yılanınölüsünü gösterdiler. Kral Mar veeşiKraliçe Sara mutluluktan gözyaşlarınıtutamadılar.Israrlaonlarıbaşkabirşatoyayerleştirdiler.Hepsi mutluydular.Dünyalarıdeğişmişti...
BeşyılsonraŞehzadeMahmut, Prenses Romi ve Koray, ülkelerine dönmek üzere,İbaülkesindenayrılmayakarar verdiler. Kral Mar veeşiKraliçe Sara,kızlarıPrenses Romi vedamatlarıŞehzadeMahmut’un mutluluklarısebebiyle, geridönüşkararlarınasaygıgösterdiler. Yol için yiyecekler, içecekler konuldu.Vedalaşmasofrasıkuruldu. Yediler... içtiler. Sonra dört atla yola koyuldular.AtınbirindeAltınvegümüşmalzemeler ve bir çok hediyelervardı. Ülkeninçıkışınakadaruğurlamakiçin, onlarla gittiler.AyrılmaesnasındaŞehzadeMahmut, Prenses Romi ve Koray’la birlikte Kral Mar veeşiKraliçe Sara hüngür hüngür ağlıyorlardı.ŞehzadeKoray gözdenMahmut, Prenses Romi ve kayboluncaya kadar, Kral Mar veeşiKraliçe Saraarkalarındanmendil salladılar.
Bir müddet sonra, dört yolubirleştirenve Koray’la ilkkarşılaştıklarıkavşağagelmişlerdi. Koray :
- Sevgiliarkadaşımseninlebeşyılonce buradakarşılaşmıştık…Ülke çıkışınayakınbir yerde bulunan nehirkenarınageldiğimizzaman da birbirimize sözvermiştik: “Nekazanırsakyarıyarıyapaylaşacağız”demiştik.Şimdiayrılmavepaylaşmazamanıgeldi. ŞehzadeMahmut, önceKoray’ıkucakladı.Ona : - Sen iyi bir dost veeşibulunmayan birarkadaşsın…Elbette paylaşacağız. ŞehzadeMahmut, ikiatı,arkadaşınaverdikten sonraeşitbirşekilde,birliktekazandıklarınıve hediyeleripaylaştırdı.Eşyalarıyükledikten sonra PrensesSara’yıata bindirmek üzereyken Koray : - Sevgili Mahmut, herşeyyarıyarıyademiştik.Tek birşeykaldı! ŞehzadeMahmut : - Söyle onu dapaylaşalım? Koray : - Prenses Sara… ŞehzadeMahmut : -Nasılolur ? Onupaylaşmayakalkışırsako ölür… Koray : - Ben onu bunu bilmem…Verdiğinsözde dur! Nedemiştik? “Herşeyyarıyarıya…” Prenses Sara : - Sevgilim, sen ve benhayatımızıKoray’a borçluyuz. Bunu sen de, ben de, kabul etmeliyiz. Ben seninmutluluğuniçin ölümü gözealıyorum.Bırakarkadaşındilediğiniyapsın! ŞehzadeMahmut : - Pekiyikardeşimo halde çekkılıcını! Koray attan inen PrensesSara’nınkarşısınageçti. KralMar’ınkendisine hediyeettiğiveyılanınbaşınıda koparan keskinkılıcınıçekti.Öğleyedoğruyazgüneşiylepırılpırılparlayankılıcınıeliylesağasola hareket ettirdi.Hırlayarakbütün kuvvetiylekılıcınıyukarıyakaldırdıPrenses Sara’nınbaşınadoğruvuruyormuşgibiyaptı.Prenses Sara, korkudan midesindekileriniboşalttı.Ağzındanyılanyumurtalarıveyavrularıda tümüyleçıkmıştı. Koray : - Sevgili Sara,düşmanlarındanböylece kurtuldun.Beşyıldırçocuk sahibi olmamanızada bunlar sebep oluyordu. Senin kocan da birŞehzade’dir.O hepimizden bunu gizledi. Onunpırılpırılkalbi var... Çok merhametlidir. Hayat boyu her ikinize de mutluluk diliyorum.Padişaholanbabasıda tedavi oldu. Annesi, dört gözle onu bekliyor. Benim ne paraya, nealtına,ne de atlaraihtiyacımvar…İkinizdört atla güle güle gidin. Yolunuzaçıkolsun. Heriyiliğin,hergüzelliğinbirkarşılığıvar. Beni ziyarete gelirseniz Karadeniz’deyim. ŞehzadeMahmut :
- O halde sen… benim denizebıraktığımkızbaşlıbalıksın?… Koray : - Evet sevgiliŞehzade’m…Ben oyum! Yani seninacıyarakdenize bıraktığınkızbaşlıbalığım... Koray bu sözlerden sonra gözdenkaybolmuştu.ŞehzadeMahmut ve Prenses Sara oldukçaheyecanlanmışlardı.mutlulukgözyaşlarıylabirbirlerinesarıldılar...Sonra dört atla Saray kenti Mira’ya gitmek üzere tekrar yola koyuldular.
İstanbul,09.01.1990
illustration : Üzeyir Lokman ÇAYCI
ANAYÜREĞİ’ninyeraldığıyayınlar
¤DoğuEdebiyatı: Kültür, sanat ve edebiyat dergisi,Yıl1,Sayı2, Sonbahar -Kış2007
¤ 04.07.2007 09:27 Konu : ANAYÜREĞİ
Ne dediler?
Lokmankardeşimöykülerin harika... Elinesağlık.Öptüm.
AhmetİÇAGASIOGLU
¤ 04.07.2007 12:10 Konu : ANAYÜREĞİ
Merhaba Emeğinizeve elinizesağlık dost Kendinize iyibakın.sevgilerimle.
TacimÇİÇEK
¤ 04.07.2007 17:20 Konu : ANAYÜREĞİ
Ellerinizesağlık. Keşkebunlarıakılçağıgrubuna da gönderseniz
Tuncay Temiz
¤ 15.07.2007 22:41 Konu : ANAYÜREĞİ
Merhaba, Yazıvepaylaşımiçinteşekkürler,arşivlerimizeekledik. Fakat öykünüz dergimizdeyayınlayamayacağımızkadar uzun. Bu sebepten değerlendirilecekleriçirisinealamıyoruz. Desteklerinizindevamınıbekleriz.. Hoşçakalın...
Adıyok dergisi
¤ 03.09.2007 13:15 Konu : ANAYÜREĞİ
Üzeyir Bey, Bayıldımöykünüze. Özelliklekızçocuklarınınhayatınıboşyere beyaz atlıprens bekleterek ziyan eden o abuk sabukmasallarıçokeleştiririm.Doğrudürüst bir mesajbulamazsınıziçinde. Ama sizin öykünüz tüm çocuklaraanlatılmasıgereken bir öykü. Hersatırındaayrımesaj var. Üstelik insan olmak ile ilgili bu mesajlar. Okur okumaz hemenbasıp,21 yaşındakiyardımcımaokuttum. O da kendinden geçti. Gerçekten çok güzel, ellerinizesağlık.Genç,yaşlı,çocuk demeden, elimdengeldiğincefazlainsanınokumasınısağlayacağım.Elinize veyüreğinizesağlık.Çok teşekkürler.Sevgi ve dostluklakalın. DeğerErbora
¤ Pazartesi, 03.09.2007 10:30 Konu : ANAYÜREĞİ
SayınÜzeyir Lokman ÇAYCI Yazınızyayında... Yeniyazılarınızıbekliyoruz.
liderler.Net
http://www.doguedebiyati.com/doguedebiyati-2.pdf
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents